21 Nisan 2011 Perşembe

kendime doğum günü hediyesi

gece on ikiyi geçti.. doğum günümü kutlayan insanlara teşekkür edip yatağıma girdim. dualarımı sıralayıp uykuya daldım. bir rüya gördüm.. sonlarına doğru kabus oldu. her zamanki gibi ilk başını hatırlamıyorum. yalnızca kabus var gözlerimin önünde.

sokakta dükkanın önünde bir yatakta uyuyorum. yanımda büyük bir araba var. bir ses duyup kafamı kaldırıyorum. bir erkek gölgesi görüyorum arabaya doğru gelen. yüzümü arabaya doğru çevirip uyumaya devam ediyorum. o anda arkamda durup kulağıma fısıldamaya başlıyor ama duyduğum bir kadın sesi. kendi kendime uyu diyorum boşver onu. ama fısıltılar netleşmeye başlıyor. o kadın "uyursan ananı sikerim! uyursan ananı sikerim!" demeye başlıyor. kızı susturmak için ellerini tırmıklıyorum ama arkamı dönemiyorum. en sonunda kadının sesi tahammül edilemez bir hale geliyor. arkamı dönüyorum, tam yüzünü görebilecekken uyanıyorum.

kalbim güm güm atıyor. kendi yatağımdayım, yüzüm duvara dönük ve arkamda olup bitenlerden habersizim. gereksiz bir korku oluşuyor vücudumda. kalbim hala çarpıyor.arkamı dönüyorum bir güçle. oda karanlık... saat 05:12 . nefesimi dengelemeye çalışıyorum.

kızın sesi hala kulaklarımda.
anlam veremiyorum.
bilinçaltıma sıçıyım.
bari doğum günümde rahat dur.



19un ilk itirafı


ne ruhsuz hissettim kendimi şuan bilemezsin
söylemek istediklerim
tıkıyor ruhumu..
keşke öpsen beni.
o küçük anlar var ya..
büyüse onlar, kocaman olsalar.

keşke bir kez öpsen beni..
karşımda iç çekişlerin var ya
onlara karışsam,
içini görsem.
kurtarsan beni bu karmaşadan

çok bir şey istemiyorum,
yalnızca öp beni.
ama onu düşünmeden
beni, yanında ben olduğum için
sımsıkı öp.

keşke bir kez daha öpsen beni
hatta boşver.

keşke ben öpebilsem seni.


şaka gözyaşları bunlar

şaka gibi...
23:45 ti saat ve ben facebooktan kutlanan doğum günlerinin ne kadar samimiyetsiz olduğunu düşünüyordum. 15 dakika sonra benim doğum günümdü ve görünürlüğünü kaldırmaya karar verdim. sonra düşündüm ya kimse hatırlamazsa? hayatımızın tümünü kapsayan "facebook" sayesinde insanlar benim doğum günümü hatırlayacaktı.

gerçekten kendime inanamıyorum, yapamadım. kutlamasalar ne olabilir ki ! bunun farkındayım ama yine de yapamadım... çok komik şuan kendi kendime gülüyorum.

saat 00:00 olduğunda "duvarıma" yazılanları okumaya başladım ve gözlerim doldu. meğerse hayatımın en derinine girmiş. eskiden saat 12 olunca telefonuma gelecek mesajları beklerken kalbim çarpardı.. orta okulda hoşlandığım çocuk mesaj atacak falan diye uykusuz kalırdım. şimdi geldiğim noktaya bak..

vay anasını..

ben mi ? İyi ki doğdum... 19muş.. garip bir yaş sanki. yarısı dolu, yarısı boş.

büyüyorum.
düşünceler kaplamaya başladı bile tüm hayatımı.
buna deniyormuş büyümek.
iyi ki annemin gözünde
hep küçük tombul sarışın kızım...

yarın ölebilirim,
ne ile karşılaşacağımı bile bilmeden.
ya da yarı boş yaşımla
yenilikler yaratmaya çalışırım bu hayatıma


mesela dua ederim,
her gece sıraladıklarımı alırım başa.
sonra cicilerimi giyinip geçerim aynanın karşısına
bağıra bağıra şarkı söylerim.
bileğimi burkar, işe güce ara veririm.
hiç okumadığım bir yazarın kitabını alır yarısında keserim okumayı.
ama bunlar yenilik değil.
daha alevlisine ihtiyacım var benim!

mesela hiç söyleyemediğim üç beş cümleyi
söylerim ona.
belki bu sefer tutmam kendimi
içimden ona sarılmak, öpmek geldiğinde.
belki baş kaldırırım bu sefer
çatı altındaki haksızlıklara...
belki..
ve daha fazlası
ancak bunları yaparsam yarısını doldurur
önüme bakarım.

çünkü 19 böyle bir yaş.
20 değil,
18 hiç değil.


3 Nisan 2011 Pazar

hani yağmura inat çırıl çıplak

şen çığlıklar atıyorum
bu gece
ıpıslak elbisemle koşuyorum
ışıkların altında
bu sokakta
hızlanan yağmura inat!
sesimi kırılana kadar yükseltiyorum
şükürler olsun
yağan bir yağmur var.

kıçımda hissediyorum
o ısıran soğuğu
kaldırımda.
hani canın yanar ama vazgeçemezsin ya
işte öyle bir şey.
yağmur ve ıslak.
saçlarımdan akan damlalarla atıyorum ben
seni
içimin içinden
usulca değil.

çok ıslak elbisem
ve inan bana çırılçıplak daha güzel her şey.
çırıl artı çıplak.
bir de ıslak.

huzluk

uyandır beni gün ışığıyla
hayat çok zor desin diğerleri

neyim var benim
gözlerimin rengi değişiyor
güneşten.

doğal bir şey
ne olduğunu bilmiyorum
var
ve çok canlı.

güneşin camıma vuran ışıklarını ört
kara perdelerinde
uyut beni o hiç memnun olmadığın sesinle.

inat

nefes alabilmek güzel şey.
odaya sinen sigara kokusu
iğrenç.
ışık gözümü alıyor,
yazmak için oturup, sabaha kadar saçmalıyorum.
yazıyorum,
siliyorum,
tekrar yazıp, tekrar silip kendimle kalıp
uyuyorum.

bilgi

o ölecek.
biliyorum.
söyledi bana dün gece
en pis düşümde.
kendimin karmaşasına yenik düştüğüm
o lanet gecede
gizlice rüyama giren
bir deli sanki.

konuşup öpen, koşarak kaçan.
sevimsiz, sevgisiz.
ilgisiz.

deli sanki.